Saturday 29 August 2009

A New Day

Beklenen telefon tam O'ndan kopma noktasina geldigimi hissettigim anda, kosu bandinin ustunde 8. tura girerken geldi. Hemen kosarak (!) havuzun oldugu alana ciktim ve sakin bir sesle telefonu actim. CJ ile telefonu "Hey" seklinde acma gibi kendiliginden gelismis bir aliskanligimiz oldugunu o an farkettim. "Hey, nasilsin?" Bu soruya o an verebilecek milyon cevabim vardi.."uykusuz ve sinirliyim", "butun geceyi telefonun ekranina bakarak gecirdim", "senden nefret ediyorum", "senden cok hoslaniyorum", "su an yanimda olmani oyle isterdim ki"...verdigim cevap tabiki "iyiyim..sen?" oldu :)

Okulu ile ilgili ugrastigini, ailesi ile bazi konulari cozdugunu anlatirken o an ajandasindaki siralamada aile ve okul sonrasinda geliyor olma fikri beni cok da kotu hissettirmemisti. Her ikisi de insanin onceliklerinin basinda gelen konular. Ta ki dun aksam Taksim'de bir arkadasinda kalip ertesi gunu temizlikci kadina yetisemeyecek sekilde ickiyi kacirmis oldugunu duyana kadar. O an sanki 36 saat once ona "dolapta hardal kalmamis, acili mi aliyim acisiz mi" gibi bir soru sormusum gibi hissettim! Benden hoslaniyor mu hoslanmiyor mu konusunu bir kenara birakirsak, ona karsi olan duygularimla ilgili kendi acimdan major birsey paylasmisken, onun arkadaslariyla ya da takildigi (!) kisi ile vakit gecirmesi, ve keyfi yerine geldigi noktada bana "hey naber?" gibi bir telefonla geri donmesi bu durumu ciddiye almadigini mi gosteriyordu? Yoksa bu yastaki kisilerin birinden hoslanma anlayisi bu mu? Su an hayatinda bir kosu arkadasi, konser arkadasi ve daha bircok farkli alanda (!) vakit gecirdigi internetten tanistigi "arkadaslari" varken, simdi benimle birlikte bu gruba bir de sanat galerisi arkadasi mi eklenmisti? O bunlarin hepsi ile kendi tabiriyle "iyi vakit geciriyordu", ve belli ki bir sorun yoktu...ben O'nu hayatimda daha ozel bir yere tasimak istedigimde aldigim karsilik "hicbirsey" olmamis gibi konustugumuz bir sessizlikti.

Haftasonu goruselim seklinde telefonu kapattigimizda 2 gundur cektigim acinin aslinda icinin ne kadar bos oldugunu gordum. Karsimdaki kisi kafa yapisi olarak cok farkli bir yerdeydi. Oysa bende yemek yedigimiz aksam "hayatini duzene koymus ve ne istedigini bilen erkekler ilgimi cekiyor, cunku yasima ragmen ben de ne istedigini bilen biriyim" derken ne istedigini bilmekten ayni seyi kastetmedigimizi simdi gorebiliyorum. Bana tanismadan once ilk kez mesaj attiginda "hoslandigin yas grubunun altinda kaliyorum ama bence karsindakini taniyarak bir sans vermelisin" derken onun "fark" olarak gordugu seyin ilgilendigi hobbyler, sevdigi mimarlar ya da olgun bir durustan ibaret oldugunu bilemezdim. Yazinin burasina kadar geldiyseniz bazilarinizin "anla iste, cocuk seninle ilgilenmiyor" diye dusundugunu tahmin ediyorum; ama konu karsilik gormemek degil..bununla basa cikabilecek kadar buyudum. Beni acitan nokta hoslandigim kisi tarafindan takildigi herhangi biri gibi "treat" edilmek...ve "Senden hoslaniyorum" gibi herkese soyleyemedigim ozel birseyi O'nunla paylasmama ragmen bu duygumu umursamayip gormezden gelmis olmasi. Sanirim birini farkli yapan, tum bu sozde ilgi alanlari ya da gorunuste (!) olgun hareketler degil, karsinda duran kisinin sana en ozelini actigi noktada ona yaklasim tarzin.

Haftasonu gorusmedik. Pazar aksami ajanstan cikip espresso almak icin Starbucks'a ugradigim bir anda telefonum caldi. Cok kisa ve net bir konusmaydi. Taksim'de takilacagini, hafta ortasina kadar da bir arkadasinin yazligina gidecegini soyledi. "Dondukten sonra seni gorebilirim" dediginde ben artik onu gormek istemedigimi biliyordum. "Donunce konusuruz" dedim ve telefonu kapattik. Bir secim yapmam gerekiyordu. Ya CJ'in beni yerle bir ettigi bu cafede bir sure daha tek basima kalarak bu yasadigim duygusal karmasa uzerine dusunecektim, ya da kendimi biran once toparlayip disari cikarak hayatima kaldigim yerden ve bir daha geriye bakmayarak yurumeye devam edecektim. Ben de bunu yaptim. Hesabi istedim, kahvemden son bir yudum daha aldim ve benim icin her zaman "orda" olacagini bildigim arkadaslarimin yanina gittim. Gercek hayatta insanlar dustuklerinde ya yenilgiyi kabul edip bir sure yerde kalarak nerde bir sorun oldugunu dusunurler, ya da o ana kadar yasadiklarindan aldiklari gucle hemen durumu kavrayip ayaga kalkarak yurumeye devam ederler. Son birkac hafta icinde yasadiklarimdan cikan tek bir sonuc vardi...CJ benim icin "o kisi" degildi. Belki ben de onun icin degildim..bunu asla bilemeyecegim cunku bana benimle ilgili duygularini hic soylemedi. Bildigim tek sey benim O'nun hayatimin bir parcasi olabilecegi fikrini sevmis olmam, ve uzun suredir kimse bende bu duyguyu harekete gecirememisti.

Istanbul Moda haftasi icin Mert bir hafta oncesinden yerlerimizi ayarlamisti. Defile oncesi Asli ve Berk'le House'da bulustuk. Ben geldigimde sarap sisesi coktan yarilanmisti. Ikisi de yuz ifademden CJ'in bundan sonra gundemimizde olmayacagini anlamisti. Benim bu tur durumlarda bir sure sessiz kalmak istedigimi bildikleri icin direkt hangi modacilarin gosterisini izleyecegimizi konusmaya basladik. Sadece Berk, ben siparis verip moda haftasi yorumlarinin oldugu bir dergi bulmak icin antreye gittigimde hemen arkamdan gelerek "inan artik daha iyi hissedeceksin" dedi ve arkamdan bana sarildi. Bu an benim icin o kadar ozeldi ki..CJ'in ya da benzerlerinin veremedigi o duyguyu bana o an Berk vermisti: "Ben senin yanindayim, ve hep yaninda olacagim". Mert de bize katilip gosterinin olacagi salonda yerimizi aldigimizda aklimda yeni heyecanlarla dolu bir sezon, yeni ortamlar, yeni projeler, yeni aldigim is teklifi, yeni insanlar ve her zaman yanimda olacagini bildigim arkadaslarim vardi.

Bugun yeni bir gun..






Monday 24 August 2009

Courage to Love

12 milyon insanın yasadigi bu sehirde kendimizi zaman zaman yalniz ve bize uygun biri yokmus gibi hissetmemiz gercekten ilginc. En donanimli ve herseye hazirlikli olanlarimizin bile bazen bir sise ya da telesekreter ile “yardim” cagrisi gonderebilecek duruma gelmesi de ayri bir ironi. CJ ile yaklasik 48 saattir hicbir iletisime gecmedik. Ondan hoslandigimi kelimelere doktugum andan itibaren ortadan kaybolmasi “takil ama asla duygularini karsindakine yansitma” soylemini bir kez daha kanitlayan bir gercek mi? Birinin bizden hoslandigini dile getirmek icin dayanamayip gecenin bir yarisi kapimizda belirmesi fikri son derece etkileyici gelirken, biz bu tur bir adim attigimizda neden umutsuz ve kontrolden cikmis potansiyel sevgili konumuna dusuyoruz?

CJ’in benimle ilgili “gercekten” ne hissettigini ya da dusundugunu O bana bunlari yansitmadigi surece tabiki bilemem. Sadece davranislarindan bazi yorumlar cikarabilirim, ve su ana kadarki sessizligin olumlu bir duyguyu simgeledigini dusunmuyorum. Birinden “gercekten” hoslanip ona duygularini acmaktan cekinerek ortadan kaybolma durumu sadece Hollywood filmlerine ozgu bir mit mi yoksa gercek hayatta kayiplara karisan adamlarin cogunda bu tur bir “aslinda hoslaniyorum ama bu beni korkutuyor” tribi mi var? Benim de kayip hayaletim CJ’di. O’nun yoklugunda hayatimda cozmem gereken baska buyuk sorunlarin oldugunu farkederek yeni bir sayfa actigim gun sanirim kendimi O’nun buyusunden kurtarmaya basladigim gun olacak. Peki bu buyunun bozulmasi gerekiyor mu?


Selin dergisinin son sayisi icin gittigi Mayorka’dan doner donmez solugu W Spice Market'da almistik. CJ ile ilgili olanlar konusunda benim bir adim geride durmami, ve CJ’in kendisini bana acmasini beklememi soylerken aslinda beni haketme zevkini karsimdakine tattirmadan gereginden fazla acik davrandigimi vurguluyordu. Aslinda iki kisi arasinda yasanan ve “iliski” dedigimiz yogunlugun ne kadar “intimate” olursa olsun her zaman icin gardini koruman gereken bir strateji oyunu mu oldugunu dusunmeden kendimi alamiyorum. Birinden hoslandiginizi soyledikten sonra sessiz gecen 48 saat icinde siz kendi kendinizi yiyip bitirirken O’nun kendi hayatina devam ediyor olmasi, aslinda olmasi gereken mi? Yoksa bazilarimiz kendilerine bu sekilde yaklasan insanlarla cevrili olup bunun tadini mi cikariyor? Tipki CJ’in bana bahsettigi “etkisinden kurtulamadigi one-night stand” icin hissettigini soyledigi duygulara o adamin yanit vermemesi ve CJ'in de bunu ona soylememis olmasi gibi..birinden hoslansak bile bunu ona asla soylemeyip cool davranak 1-0 one mi gecmis oluyoruz? Yasam dedigimiz olgu zaten iliskiler disinda da gereginden fazla komplike degil mi? O’ndan hoslandigim ve bunu O’na soyledigim icin su an cezalandiriliyorum gibi hissediyorum.

Asli’nin yeni isini kutlamak icin hepimizin biraraya geldigi aksam Berk’le sigara icmek icin terasa ciktigimizda onun da bir hikayesi oldugunu biliyordum. “Kafasi karisik bir yakisikliyi dinleyecek sabrin var mi?” dediginde konusmak icin her zaman neden beni sectigini bir kez daha anladim. Kendi iliskilerimde karsilastigim sorunlari cozmekte kendimi bile sasirtan bir beceriksizlik sergilerken, sevdigim insanlarin yasamlarinda kendilerini iyi hissedecekleri yonde etkili olabiliyordum. Konu tahmin ettigim gibi Dolce’ydi. Berk ona karsi olan duygulari konusunda daha net davranmanin zamani geldigini ve bunu Dolce ile konusacagini soylediginde, duygularini daha cok yeni hoslandigi kisiye acmis ve karsiliginda koca bir sessizlikle odullendirilmis bir adam olarak bir sure sessiz kaldim :) Aralarinda bir cekim oldugunu ikimiz de biliyorduk. Dolce de iliskiler konusunda cok fazla derinlik aramayan disi bir Berk gibiydi, ama onun sinirlarinin bittigi yerde Berk’in o kesfedilmemis dunyasi basliyordu. Bazen Berk’in bu duygusal yanini kesfedecek ve onda bunu paylasma duygusunu uyandiracak ilk kadinin cennetin altin anahtarini bulmus gibi hissedecegini dusunuyorum. Buna en yakin aday da Dolce! Yaz basinda bir mekan acilisinda karsilastigimizda bana ozellikle Berk’i sormasindan ozel bir anlam cikarmamistim. Hatta bu detayi Berk’e anlattigimi da sanmiyorum, cunku o donem 3 kizi idare ettigi bir donemdi. Gecen hafta Dolce’yi Nisantasi’nda gordugumde yaninda erkek arkadasi oldugunu dusundugum bir cocuk vardi. Berk’in de hic bos kalmadigini dusunursek bu durumu cok yadirgadigimi soyleyemem. Hoslandiginiz kisilerin arkadaslarini yakin markaja aldiginiz su goturmez bir gercektir. Facebook listeleri incelenir, kim kiminle baglantili, kim kimin resmini tag etmis, “e ben bu kizin zaten bu cocukla tanistigini biliyordum” ya da “bu cocuk da hosmus, Mert’in listesinde ne isi var acaba” gibi polemikler modern cagin “sosyal” platformlarinda ardi arkasi gelmeyen bir baglanti zincirine donusturulur. Dolce'nin de yanindaki cocugu birakarak yaklasik 10 dakika ayakustu beni muhabbete tutmasinin ardinda Berk ile ilgili bir neden oldugundan cok emindim. Konu bana freelance bir is ayarlamaya calistigindan Berk’in yeni bir health club konsepti ile ugrastigina geldiginde aslinda bu kizin da Berk ile ilgili bir duygu boslugu yasadigi cok netti. Bodrum’da karsilastiklarini ama cok konusamadiklarini soylediginde Berk’le bu konuyu Istanbul donusunde bir sarap masasinda uzun uzun tartistigimizi soylesem sanirim kiz soka girerdi.

Neden oynuyoruz? Neden acikca “ben senden hoslaniyorum ve seninle daha cok zaman gecirmek istiyorum” diyemiyoruz? Bunu dersek karsi tarafla geri donusu olmayacak bir anlasma mi imzalamis oldugumuzu saniyoruz? Daha da onemlisi yakinlasmamiz icin aramiza bir mesafe mi koymamiz gerek?







Tuesday 18 August 2009

Bounce

Haftasonu Nisantasi’ni biraz daha hareketli yapmasi beklenen etkinliklerden birine davetliydik. Asli’nin bir arkadasi, ailesinin 60’lardan kalma gozluk cercevelerini koleksiyon olarak satisa cikariyordu. Arabada giderken, elindekileri paraya donusturme cilginliginin bu yaza ozgu bir trend mi yoksa krizin bir uzantisi mi oldugunu dusunmekten kendimi alamadim. Ben bu tur bir olaya girissem ne satardim? Aklima ilk gelenler; tik vazolarim, parfum siselerim, son 5 sezona ait Tom Ford imzali gunes gozluklerim..gozluklerimle vedalasma fikri cok sicak gelmedigi icin listeye vazolarla baslamaya karar verdim :)

Oraya vardigimizda dusundugumuzden daha az bir kalabalik vardi. Gorunen o ki Nisantasi tayfasi icin yazin son haftasonlarini sahilde, Bodrum ya da Cesme’de gecirmek daha cazip bir secenekti. Asli ve Nesli’nin uzun bir suredir benimle tanistirmak istedikleri biri de bu “urban activity” icindeydi. Ancak son haftalarda hayatimda bir CJ gerceginin olmasi nedeniyle bu konuyu hic konusmadik. CJ haftasonu arkadaslari ile sehir disindaydi. Gitmeden bir gece once ona sarilmis uyurken iliskimizde bazi seyleri akisina birakmanin daha akillica olacagina karar verdim. O yanimdaydi..ve onemli olan belki sadece buydu. Sabaha karsi uyanir gibi olup beni gogsune dogru cektiginde, onun icin su ana kadar bahsettigi o kisilerden daha farkli oldugumu hissettim..ve sanirim sonu gelmek bilmeyen sorularimi en azindan bir sure icin bir kenara biraktim.

Asli yeni bir kariyer baslangici icin kirmizi ajansa veda ederken, vedanin adresi tabiki o kirmizi koridorlardi. Cuma aksami is cikisi hepimiz ajansta toplandik. Eski ve yeni bir cok tanidigim ordaydi. Asli’nin bu yeni baslangici olmasi gerektigi gibi yasayamadigini o yesil punch kasesinin basinda bardagini sabirsizlikla icine daldirip cikardigi an daha net fark ettim. Birseyler eksikti..yeni bir is..daha iyi bir maddi statu..en sevdigi arkadaslari..etrafinda onunla ilgilenen ve flort eden birkac hos adam…ama bunlarin hicbiri o an sehrin baska bir yerinde vakit geciren “o adam” in yoklugunu doldurmuyordu. Bazen bu son derece akilli, esprili ve guzel kadinin nasil bu sekilde yalniz birakildigini anlamakta zorlaniyorum. Tabiki fiziksel bir yalnizlik degil bu, sonucta bizler variz..Asli izin verse onunla birlikte olmak icin can atan erkekler var. Ama o, olmak istedigi kisinin yaninda degil..ve bunu degistirebilmek icin su an yapabilecegi birsey de yok. Umarim “o adam” onu kaybettikten sonra degerini anlayacak kadar akilsiz degildir.

Gecen haftasonunu bir entrika icinde geciren diger bir kadin da Akdeniz sahillerini surtunerek atese vermekten son anda kurtulan Nesli’ydi :) Davranislarinin sifresini cozmeye calistigimiz kisi, uzatmali sevgili statunde bile olmayan bir adamdi. Cinsellik ustune kurulu olmayan, ama ne senle ne de sensiz konumunda soru isaretleri ile devam eden bir iliski. Paris’de yasadigi donemde tanistigi bu adamin dusunce yapisini kac kere masaya yatirdik animsamiyorum, ama biz ne soylersek soyleyelim Nesli’nin kalbinin sesini dinleyecegi bir gercek.


Dun aksam sarabimi acip karanlikta Joy FM esliginde otururken kafamda yine o sorular vardi. Bize aci veren adamlari neden seviyoruz? O hakettigimizi dusundugumuz essiz sevgi icin oncesinde biraz aci cekmemiz gerektigi gibi bir metafora neden inaniyoruz? Biri bizden kendini cekmeye calistiginda neden daha cok ustune gidip ona deger verdigimizi ispatlamaya calisiyoruz? Oysa sevginin gercek tanimi hicbir oyun ya da entrika olmadan kollarinda uyuyabileceginiz o kisinin gecenin bir yarisi uyandiginizda hala size sariliyor oldugunu hissetmek degil mi?



Monday 10 August 2009

Cafe del Mar

Geceyarisini gecmisti. Yetistirmem gereken bir sunum uzerinde calisiyordum. Uzun bir suredir pesinden kostugum bir marka icin magaza concept calismasini sonunda almistim. Yaklasik 2 haftadir girmedigim moda ve tasarim blogu kalmamisti. Masamin yanindaki amberin ustunde dag gibi yukselen dergilerin uzerinden balkon kapisinin camina yansiyan dolunay dikkatimi cekene kadar son derece konsantre sekilde calisiyordum. Balkona cikip Davidoff'umdan bir nefes cekerken yuzumu aydinlatan ay isigi ile ruhumun serinledigini hissettim. Sehir oyle sessiz ve huzur doluydu ki..Ilerde gordugum bogazi aydinlatan kopru isiklari..koprunun ustunden gecen tek tuk araclar. Ulus'un yuksek binalarini aydinlatan sokak lambalari..karsi apartmanin en ust katinda salonu kaplayan plazmasinda korku filmi izleyen genc cift..Saat 2'ye geliyordu. CJ'in sesini duymak istiyordum.

O da benim gibi geceyi uzun yasamayi seviyordu. Uyuyorsa nasilsa cebini sessize almistir dusuncesiyle aradim. Uykulu ama dunyanin en tatli sesiyle "Canim" diye acti. Sesini duymak icin aradigimi soyledigimde sesi daha da tatli bir tona gecti. CJ'de buldugum ne, tam olarak ifade edemiyorum. Tek bildigim O'ndan cok hoslaniyorum. Ertesi gun gidecegimiz Modern gezisini konustuk. Sarkis retrospektifi icin bir suredir bekliyorduk. Zabunyan'i ilk kez Paris'te katran enstruksiyonlarindan olusan bir sergide tanimis ve cok etkilenmistim. Istanbul Modern'deki bu sergisinde ise sanatinin degisik donemlerinden basyapitlari, bazilarini yeniden yorumlayarak kullanacakti. Enstruksiyon ve performans sanatini harmanlayan sanatcilara gercekten hayranlik duyuyorum. New York'da yasadigim donem zaman zaman Guggenheim Modern Sanat Muzesi'nde buna benzer bir cok performans gormus olmama ragmen, cok azi 2 sene once Selin'in kolumdan tutarak surukledigi Marina Abramovic'in "Seven Easy Pieces" performansi kadar beni etkileyebilmistir. Ciplak vucudunu keserek bir tuval gibi kullanan, ziyaretcilerin uzerinde yurudukleri tahta platform altinda masturbasyon yaparken izleyenleri davetkar bir sesle eslik etmeye cagiran, sahnede olu bir tavsanin tuylerini agziyla yolan bu kadinin sanat mi yoksa bir delilik mi sergiledigini soruyor olabilirsiniz. Sanat sadece duygularimiza hitap eden estetik bir "deger" midir? Yoksa duyularimizi provoke eden, gorduklerimizin gerisinde daha derin mesajlar yansitarak bizi dusunduren bir ifade sekli midir? Lirik bir soprano'nun Puccini yorumundan, cop kovalarina supurge sopasi ile vurarak muzik yapan gruplara kadar aslinda cok genis bir spekturumdan bakmamizi saglamasi, sanatin aslinda belirli bir kalip icermediginin kaniti degil mi? Gecenin bir yarisi hoslandigim kisi ile bunlari konusmak cogu kisi icin bizim deli oldugumuzu dusundurebilir..ama CJ herkes degil, ve O'ndan bu yuzden hoslaniyorum.

CJ ile ilgili kendimi boslukta hissettigim bir alan oldugunu gecen aksam gittigimiz Mario Frangoulis konserinde farkettim. Daha once yasadigi iliskiler ve ilgisini ceken kisilerle ilgili detaylar vermeye basladigi andan itibaren benden ne sekilde hoslandigini dusunmeden yapamiyorum. Anlattigi tipler ne goruntu ne de tarz olarak bana benzemiyor..Uzun zamandir kimse ile paylasmadigim turden bir derinlik hissetmeye basladigim icin bu beni daha da dusunduruyor. Ilk basta cok fazla derin dusunmeyecegim ve sadece iyi vakit gecirecegim seklinde yola cikmisken, su an midemde bir yanma hissi uyandiran bu duygunun ask olup olmadigini kendime bile sormaya cekiniyorum. En son asik oldugumda yasadigim hisleri dusundukce, CJ ile bu tur bir olasi yakinlasmanin hayatimi nasil etkilecegi konusunda gercekten korktugumu hissediyorum.


O'na karsi olan hislerimin ciddiyetini, konserden bir gun once bana gelip yemek yaptigi aksam farkettim. Yemek sonrasi "bu isik fazla" diyerek tum isiklari kapatip mum isiginda gozlerime bakarak aslinda su ana kadar tek etkilendigi kisiden bahsetmeye basladiginda cok da umursamayacagimi dusundugum bu hikayenin beni incitecegini acikcasi hesaba katmamistim. Iliski anlaminda birsey yasamadigini, su ana kadar yuzeysel seyler yasadigini ama bundan birkac ay once gercekten birlikte olmak istedigi biri ile karsilastigindan bahsediyordu. Hepimizin gecmisinde etkilendigi birileri oldu. Bunda garip birsey yok. Ancak soyledigi birsey var ki, benimle ilgili ne dusundugunu ya da dusunmedigini cok net yansitiyordu. Bu bahsettigi kisinin yas olarak kendine yakin kisilerden hoslandigini belirtmesinden dolayi kendisi bir adim atmaya cekindigini soyledi. Beni bundan daha cok carpan sozler ise bu kisi ile bir turlu konusmaya cesaret edememesinin nedeni, onunla ilerde olasi bir birlikteligin onune set cekebileceginden korkmasiydi. Duygularimi kelimelerle iyi ifade ettigime inanmama ragmen, bu cumle beni tamamen kitlemisti. Daha once yasadiklarini benimle paylasmasi O'nu daha yakindan tanimam icin cok ozeldi..ama bu hikayenin icinde "aslinda hala" hoslandigi birinden bahsetmesi ve gelecekte bu kisi ile birsey yasama istegi kalbimi acitmisti. Neden karsima hep daha onceden bitiremedigi duygularini bana yansitan kisiler cikiyor? Hoslandigim birinden "su an karsimda duran kisi benim icin ozel ve gecmisin bir onemi yok" gibi birsey duymam bu kadar mi zor? Ben neden ilgi duydugum kisilere sanki daha once hicbirsey yasamamisim safliginda yaklasiyorum? O an CJ'in hayatimin neresinde olmasini istedigim konusunda buyuk bir soru isareti ile karsi karsiya kaldim. Bir gece sonrasinda konserde ona bunu cok yansitmadim. Onunla ilgili kafam cok karismis olmasina karsin bildigim tek sey o gece, o konserde yanimda olmasini istedigim tek kisi vardi, ve O yanimdaydi.

Bu konuyu ne Asli'ya ne de Berk'e acmadim. Berk her ne kadar iliskilere daha cinsel odakli baksa da benim incinmem konusunda cok hassastir. Iliskiler konusunda yasadigim bir hezimet sonrasinda beni icmeye goturdugu aksam bu hayatta onun icin en onemli 3 kisi oldugunu, bu uclunun Annesi, kardesi ve Ben oldugumu soylediginde kendimi bu inanilmaz hos adamin en degerli listesinde oldugum icin cok ozel hissetmistim. Benim cocuksu bir yanim oldugunu ve bazen bana sarilarak icine sokmak istedigini soylerken, bu capkin cocugun kizlara karsi neden bu kadar duygusuz yaklastigini anlayamiyorum. Asli buyuk ihtimalle bu konuda kendimi geri cekmem gerektigini, artik "gercekten" benden hoslanan biri ile bir iliski yasamamin zamani geldigini soyleyecektir. Peki ben ne istiyorum? Karsimda farkli oldugunu dusundugum, gulumsemesinden bana dokunusuna kadar herseyi ile ruhumu oksayan biri varken kendimi savunmasiz hissetmekten guvenli bir alana nasil geri cekebilirim? Kendimi cok guclu hissettigim kalemde uzun bir sureden sonra ilk kez biri yuksek duvarlardan asmayi basardi..ve ben ne yapacagimi bilmiyorum. Konser sonrasi eve geldigimde yatagima uzanmis, tum bu sorulari kendime sorarken iPod'umda O'nunla birlikte dinledigimiz Cafe del Mar'dan "Adios Ayer" donmeye basladi..o ana kadar sozlerine cok dikkat etmemistim, ve aslinda O'na karsi hissettiklerimi birebir yansitiyordu..

Thinking of tomorrow
With the sunset in your eyes
I feel everything and sorrow
So I have to say goodbye
Didn`t think that we would love like this

I never thought that I would care
Slowly now I read the writing
It can free us if we dare

If there is
New love
New ways
New changes in our lives
Those times will last forever

If there is
New love
New ways
New changes in our lives
Those times will last forever
And ever..





Tuesday 4 August 2009

Celebration

Yemek siparisi vermek icin oda servisini aradigimda yaklasik 3 gundur odadan cikmadigimizi farkettim. Isin garip olan kismi Bodrum daha once benim icin hic bu kadar eglenceli ve atesli bir yer olmamisti! :)

Teras partisinden sonra CJ ile hemen hemen her gun gorusmeye baslamistik. Aksamlari eve gelmeden once Makro’ya ugramak, reyonlar arasinda dolasirken O’nu dusunmek, eve hizlica gelip onun icin yemek yapmak..sonra kapinin calisi ve karsinizda duran o sevimli yuz ve muhtesem vucut. Uzun suredir kimseden bu sekilde bahsettigimi hatirlamiyorum. Ceren, Asli ve Mert’le Tribeca’da aksam yemegi icin biraraya geldigimizde CJ ile Bodrum’a 3 gunluk bir kacamak yapacagimi soyledigimdeki yuz ifadeleri cidden gormeye degerdi. “Ne zamandir birliktesiniz?”, “Ne is yapiyormus?”, “Gercekten cok hos biri” ve beklenen soru “Kac yasinda?” :)

Uzun bir suredir tanistigim kisilere gereginden fazla anlam yuklemeye calistigimi sanirim bu iliski ile daha net gorebildim. Gun boyunca tek dusundugum bir an once O’nunla bulusmak ve yataktan hic cikmamakti! Cok da komplike bir kriter degil sanirim :) Ceren’in iliskilerdeki “101 kuralina” ters dusen bu gelisme, o gece masanin hit konusuydu. Onun icin bir iliskide her iki taraf da benzer kosullarda olmali. Benzer maddi stabilite, benzer cevreler, benzer ilgi alanlari ve benzer yaslar! Gerci gecen aksam Buzz’da katildigi partide 20’lik bir DJ’in kucaginda “scratch” yaparken pek bu kriterleri dusundugunu sanmiyorum :) Uzatmali sevgilisinden sonunda ayrilmisti. Tum o aldatmalar, cocugun eski sevgilisi ile yeniden biraraya gelmek istedigini soylemesi, sonrasinda bir gecelik kacamak seklinde Ceren’le birlikte olup bunu yeniden bir iliskiye donusturme girisimleri ve hikayenin sonunda hem Ceren’i hem de eski sevgilisini birakarak yeni bir okyanusa yelken acmasi sonrasinda hemen hemen tum yemeklerimizin tatli oncesi muhabbeti yine bu yakisikli fotografciydi. Selin de herseye sahip, guclu ve cok cekici bir kadin olmasina karsin haftasonu icin gittigi Yunan adalarindan birinde asik oldugu motel sahibi Yunan tanrisi icin uzun sure teoriler gelistirmis hatta adamin yeni acacagi café icin tum tanitim malzemelerini ekibine ucretsiz calistirmisti. Sonunda gelinen nokta acilmayan ve sonrasinda geri donulmeyen telefonlar! Asli da uzatmali sevgilisi icin yaptigi kucuk hosluklardan her seferinde husranla geri dondugunde bana telefonda bir sonra yapacagi hoslugu heyecanla anlatirken aslinda bosa kurek cektigini ama yine de ondan kendini alamadigini satir aralarinda itiraf ediyordu. Artik kadinlarin kendilerine kotu davranan erkeklerden hoslandigi gibi bir tezim var :)

Cumartesi aksami sinirsiz Bacardi ve Cosmo esliginde Mert’in evinde toplanmaya karar verdik. Uzun suredir tum grup biraraya gelememistik. Cem bir suredir is icin Londra’daydi. Selin dergisinin son sayisi icin Avusturalya aciklarinda batmakta olan bir adaya cekim icin gitmis, sonrasinda uzak dogu alisveris cilginligina kapilarak gezisini bir hafta uzatmisti. Ceren de yeni baslayan futbol sezonu icin takimin tanitim organizasyonlari ile mesguldu. Asli ve Berk kisa haftasonu kacamaklari disinda yazi genelde Istanbul’da gecirmisti. Mert’in Cihangir’deki kucuk catikati dairesini seviyorum. Beyoglu gecelerine akmadan once alkol sinirini zorlamak icin mutlak ugradigimiz bir pre-party noktasidir burasi :) Mert cok basarili bir avukat olmasinin yani sira cok iyi bir barmendir. O gece Mert’in uzun bir aradan sonra ilk kez bizimle tanistirdigi erkek arkadasi da aramizdaydi. Onu bir suredir bu kadar mutlu gordugumu animsamiyorum. Ozellikle cocugu bizimle tanistirirken cok heyecanliydi. Ailesi ile birlikte gemi ticareti yapan, Fred Perry gomlegi ve keten Hilfiger pantolonu ile tarz sahibi sevimli biriydi. Son derece rahat ve sempatikti, ve bizim gibi disli bir gruba hemen adapte olmustu. Sevgilinin kendi arkadaslarinla sen bir caba gostermeden kaynasabilmesi bence onemli birsey. Hatta bunun iliskide daha farkli bir boyut actigini dusunuyorum. Asli’nin su lafini hep animsiyorum. Yasadigim sacma sapan bir date sonrasinda gece yarisi Starbucks’dan kaptigi bir sicak cikolata ve cookie ile apar topar beni evden toparlayip sahilde arabanin icinde moral vermeye calisirken “bir gun sana ulasamadigimizda nerde oldugunu ogrenmek icin arayacagimiz, senin yaninda oldugu icin icimizin rahat olacagi O kisi karsina cikacak, ve gercek iliski neymis bunu o zaman anlayacaksin” demisti. Bunun dusuncesi bile o kadar guzel ki..bu soz sadece o geceyi kurtarmakla kalmamis sonrasinda iliskilere bakis acimi da etkilemisti.

Gecenin ilerleyen saatlerinde CJ de bize katildi. Guzel yemek, kaliteli peynir ve kirmizi sarabin bol oldugu uzun bir masa, her zaman benim icin orda olacagini bildigim dostlarim, yeni duygulara yelken actigim genc sevgilim ve muhtesem bir Istanbul silueti esliginde Cihangir’de essiz bir yaz aksami..bazi seyler gercekten yasanmak icin sirasini bekliyor. Bunu simdi gorebiliyorum. Geceye sahildeki kluplerden birinde devam etmeye karar verdik. Bogazin o renkli isiklari altinda onunla dans ederken o an hicbirseyin onemi yoktu..sadece O ve ben..It’s a “celebration”.





© 2009 Sextourage.com All rights reserved.