Friday 25 July 2008

Handmade Bread

Hoslandiginiz biri icin onu sasirtacak ve daha once hic tatmadigi bir heyecani yasatacak birsey sunmak, seven birinin en buyuk telasidir. Genellikle bunu O'na aldigimiz hediyelerle yasatmaya calisiriz. Sozcuklere sigdiramadiginiz duygulari bir sure once laf arasinda bahsetmis oldugu bir kitaba, onunla gitmis oldugunuz bir mekana gonderme yapan bir tabloya, en sevdigini bildiginiz bir buket beyaz galaya ya da kendi ellerinizle hazirladiginiz bir aksam yemegine fark katan o ev yapimi ekmege yuklersiniz. Aslinda tum gece boyunca ona sikica sarilip, gozunu her actiginda sizin kollarinizda oldugunu hissetmek bile O'nun icin en buyuk hediye. Sizin de bunlari hissettiginiz birini kollarinizda tutuyor olmaniz. Pek cok kisi sarilip uyumayi baska turlu yorumlayabilir. Ustu kapali bir cinsellige davet, ya da kisa yoldan birine yakinlasmanin anahtari. Bazi kelimeler cok asiniyor..yipratiliyor. Birinin kollarinda uyuyabilmek belki de onunla gecireceginiz sehvetli bir geceden cok daha fazla anlam ve yogunluk tasiyan birsey. Herkes bunu tasiyamaz.

Cogu online bulusmalarda genellikle benzer 3 asama var. Gorusmeden once taraflarin birbirine hayatlari boyunca aradiklari O kisiymis gibi ozen gosterip cok ince davranislar sergiledigi birinci asama. Online karsilasilmadigi zaman Inbox'iniza birakilan 'bu gece seni goremedim' mesajlari. Ya da headline olarak karsi tarafa 'gizli mesaj' gondermeler. Bu safha genellikle sonraki asamanin zeminsiz temelini olusturan bir surec. Bence kimseyi yazisarak taniyamazsiniz. Evet, onun hakkinda bircok sey ogrenebilirsiniz. Eski kalp kirikliklari, korkulari, hayalleri. Herseyden ote sizin ne kadar cok digerlerinden farkli oldugunuz (!). Aslinda sadece konusabilecekleri kadar 'dogru duzgun' biriyle tanismayali bile ne kadar uzun zaman oldugunu. Hayat bu birinci asamada kalsaydi sanirim ben ve benim gibi duygularini kelimelerle ifade etmeyi tercih edenlere, muzigi ile kendini yansitmayi tercih eden virtiyozlere ya da gosterime girdigi ilk hafta sinemanin onunde kuyruklar olusturan filmlerin oyuncularina bu dunyada yer olmazdi. Belki de 'sanat' sadece surreal ortamlarda betimlenen bir metafor olarak tarih sayfalarinda yerini alirdi. Ikinci asama bulusma ani. Bu genellikle hayallerin 'gercege' donustugu donum noktasi. Kendi ozelimiz hakkinda yapilmis onca konusma, karsilikli iyi niyet ve incelikler bu noktada ya karsi tarafi umursamaz bir tavirla hizlica yenen bir ani kurtarma yemegine ya da gozlerinizin icine bakarak bir sonraki soyleyeceginize odaklanan bir ilgiye donusuyor. Bahsettigim bulusmalar sadece gecelik zevkler icin iki tarafin da ne istedigini acikca belirttigi bulusmalar degil tabiki. Ama bence bu tur bulusmalar bile ilk iki asamadan sonra bir tokat gibi suratiniza inen 'bulusma sonrasi' sokundan yani ucuncu asamadan cok daha iyi.

Ben bu tokati birkac kez yedim. Ustelik benim de aslinda 'o sekilde' hoslanmadigim insanlardan. Hepimiz farkliyiz. Kimimiz oncelikle kendi yarattigimiz bir hayal ve tip olarak kafamizdaki ile ortusmeyen biri de olsa karsi tarafa bir 'insan' olarak deger veriyor. Kimisi ise onca incelikli davranis ve 'dogru' durusuna ragmen guzel bir aksam yemeginin ardindan onu aradiginizda telefonunu mesgule vererek size geri bile donmuyor. Bildigim tek sey bu hayatta karsimiza cok cesit insan cikiyor. Ve kimse kimseden hoslanmak zorunda degil tabiki. Ama tum bu karmasa bittikten sonra geriye donup baktigimizda bize 'gercekten' biz oldugumuz icin deger verecek cok fazla insan olmayacak. Bol keseden harcadigimiz ve yikip biraktigimiz bazi insanlar bir daha hayatlarimiza girmek icin orda olmayacaklar. Su an icin 'ne olur ki?' gibi dusunuyorsaniz henuz bu boslugu hissedeceginiz kadar hayatin sizi kirmadigini dusunuyorum. Eskiden boyle bir olay yasadigimda kendimi cok kotu hisseder ve karsi tarafin neden boyle davrandigini ogrenmek icin ondan cevaplar almaya calisirdim. Tabiki boyle bir cabanin geri donulmeyen telefon aramalari ya da emailler ile icinizde daha da buyuk bir rahatsizlik yarattigini soylememe gerek bile yok. Artik daha farkli bakabiliyorum. Evine cagirdigi ve ancak cok yakin dostlari ile paylasabilecegi turden yasanmisliklarini aktardigi birini sonradan sanki bir hicmis gibi gormemezlikten gelecek bir adamin hayatina girseniz ne olur, girmeseniz ne olur. Boyle bir davranis sergileyen biri size ya da bir baskasina ne verebilir ki?

Hayat herkese hakkettigini er ya da gec veriyor. Yeter ki basimizi dik tutup once kendimize, sonra da bizim icin her zaman orda olan dostlarimiza sikica sarilalim.





© 2008 Sextourage. All rights reserved.

Tuesday 22 July 2008

Miles Away

En cok hoslandiginiz kisilerin genelde sizden cok uzakta oldugu hic dikkatinizi cekti mi? Su ya da bu sekilde belirli bir sure ayni mekani mutlaka paylasmis oluyoruz tabiki. Aksi halde buna 'iliski' denemez. Ama hikayenin bir yerinde mutlaka ayri kaldiginiz bir bolum var. Ya da giris bolumunun ikinizin uzakta olarak basladigi bir kurgu. Birini ne kadar cok hayatimizin icine alirsak ondan o derece uzaklasiyoruz ayni zamanda. Bence bunun nedeni onun artik 'gercek' olmasi. Birinden en cok hoslandigimiz anlarin O'nun hakkinda cok az sey bildigimiz zamanlar oldugu konusunda bana katilir misiniz bilmiyorum ama Romeo ve Juliet'in de o zehri icmeden once birlikte cok fazla takildiklarini sanmiyorum :)


Peki biri icin heyecan duymak ya da kendini gozu kapali onun ellerine teslim etmek arasinda bir fark var mi? Guvenin basladigi noktada zaten birini 'tanima' yolunda ilk adimlari atmis oluyoruz. Guven ve aliskanliklarin duygulari yok ettigi gibi bir goruse ben cok katilmiyorum. Sadece heyecan yasamak icin bu hayat cok degerli. Sonunda hepimiz tutunabilecegimiz bir sey ariyoruz. Bunun da genis omuzlar, okyanus mavisi gozler ve 6-pack'den gecmedigi kesin. Hepimiz hem hoslanacagimiz hem de yanimizda olmasindan mutluluk duyacagimiz O kisi icin yanip tutusuyoruz. Peki fiziksel gorunum her zaman onemli mi? Aslinda tipimiz olmadigini dusundugumuz biri ile zaman gecirdikce ondan hoslanma sansimiz olabilir mi? Karsimizdakileri cok mu acimasizca eliyoruz? Berk'in onceki kiz arkadasi ile yasadigini animsiyorum. Hala beni gulduren bir hikaye. Bu kizi her gun Kanyon'da Starbucks'da goruyormus. Kiz bir grup arkadasi ile gelip her gun Mocha iciyormus. Hangi saatlerde geldiginden ne giydigine, her gun yaninda kimlerin olup olmadigina kadar uzun bir sure bir Moleskine'i doldurabilecek kadar detay bilgiye sahip olmasina karsin kizin adini bile bilmiyorduk. O nedenle ismi Mocha olarak kalmisti. Bazi oglen seanslarina beni de cagiriyordu. Kiz hakkinda yorum yapmam ve tanismasi icin bir plan hazirlamamiz icin. Odeme yaptiklari kredi karti ustunden bir isim bulup Facebook'da 4 saat arastirmaya kadar pek cok yontemi denemisti. Ardindan bir gun ben bir arkadasimla Starbucks'a gittigimde tesadufen (!) Berk'le karsilastim. Mocha ile sirt sirta oturdugumuz bir masada yaklasik 20 dakika muhabbet ettikten sonra arkadasim cep telefonuna birseyler yazarak bana uzatti. Mesaji gordugum an kahkayi patlatip nerdeyse kahvemi elimden dusuruyordum. Mesaj aynen soyleydi: Arka masadaki sarisin sana daha once bahsettigim benimle bulusmaya cantasinda pisik kremi ile gelen ve GMAT'i kotu gectigi icin beni terkeden psikopat. O an Berk'in aylardir aradigi bilgilerin ve hatta ogrenmek istemeyecegi detaylarin hemen yani basinda oldugunu ogrenmesi gercekten ironikti. Tum bu duyumlara ragmen bir yolunu bularak kizla tanisti, ve birkac hafta birlikte oldular. Ama hersey gercege donustukten birkac gun sonra Bebek'te brunch icin bir araya geldigimizde olayin bittigi cok acikti. Bazi kisileri gozumuzde cok buyutuyoruz. Bunu kabul edelim. O'nu buldugumuzda O tum mutevaziligi, dinginligi ve derin guzelligi ile aklimizi basimizdan alacak. Bunu biliyorum.

Cyber dunyada hoslandigim ilk kisilerden biri Chicago'da yasayan bir fotograf sanatcisiydi. Birbirimizi siyah beyaz resimler uzerine yorumlar yapilan bir blog'da bulmustuk. Hatta yasadigim ilk online gerginlik onun bir resmi uzerine yaptigim korkunc yorumla gerceklesmisti :) Daha sonra yazismalar basladi. Yazismalar hafta icinde tesadufen karsilasilan 1-2 temastan, saatleri belirlenen gunluk konusmalara donustu. Ardindan telefon konusmalari ve iyi geceler opucukleri. Aramizdaki mesafe ve saat farki bizim iliskimizde ters isliyordu. Resimlerimizi bile gormeden yaklasik 8 ay bu sekilde goturduk. Londra'da bulusacak ve London Bridge uzerinde birbirimizi bulacaktik. Plan buydu. Sonra olanlarla hikayenin bu kismi tamamen celisiyor. Ama simdi bile yasadigim en beklentisiz, belirsiz ve saf duygulara o zaman sahip oldugumu biliyorum. O hayalimden cok farkli biri de olabilirdi. Ya da dusunebilecegimden cok daha fazla etkileyici. Ancak sunu cok iyi biliyorum ki benim etkilendigim onunla 'gercekten' paylastigimizdi. Cogu kisi icin sanal gelebilir. Ama hicbir sanallik 8 ay kadar surup bittiginde sizi gunlerce dagitamaz. Bazen birisinin orda oldugunu bilmek bile yakininizda olan kalabaliktan daha fazla size guven verir. Okyanuslar otesinde bile olsalar..






© 2008 Sextourage. All rights reserved.

Saturday 12 July 2008

Never Enough

Bakismalarin her zaman bir anlami var midir? Bir kisi birinden hoslandigi zaman ondan gozlerini kacirmasi mi olumlu bir sinyaldir yoksa karsilastiginiz her yerde gozlerini uzerinizde hissetmeniz mi? Sonu gelmeyen yorumlarin ve arkadaslarimizla yaptigimiz kahve arasi acil durum degerlendirmelerinin yanlis sinyallerden yola cikarak duvara carptigimizi hissettigimiz zamanlarda ve aslinda ne kadar basitmis gibi gorunen 'senden hoslaniyorum' gibi iki kelimeyi bir turlu soyleme cesaretimizin olmamasindan ileri geldigini kabul etmek guzel bir baslangic olurdu. Bana bakti mi? Neden bakmadi? Aslinda su almak icin degil beni gormek icin masamin ordan gecti. Bir kere bakti ya da 3/4 kere bakti. Tum bu beyhude cabalara ve cirpinislara tek noktayi koyacak sey ise onun 'merhaba' demesi. Hic ilk merhaba'da birinden hoslandiniz mi?

Ben sanirim biraz direnen bir yapiya sahibim. Tipki produksiyonda calisan asistani yaklasik 5 ay boyunca gormezden gelip sonrasinda her masamin ordan gecisini buyuk bir heyecanla beklemeye baslamam gibi. Aslinda hersey ona o Audi test surusu davetiyesini vermemle basladi. Ajansa ilk geldigi gun tum ajansin pesinden kosacagi yeni ilahin kendisi olacagi cok acikti. Gizemli durusu ve kusursuz yuzu ile ortada salinirken her masadan gelen ic cekisleri duymamak hemen hemen imkansizdi. Sirf onunla konusabilmek icin yazilmis hayali proje briefleri toplandiginda bir Kristal Elma alinabilir diye dusunuyorum :) Haftalarca oglen yemeklerimizin bir numarali konusu yeni produktor asistani ve onun ozel hayati oldu. Ancak bir gun onunla bas basa yemek yiyecegimi, evimde her aksam Vogue okudugum kanepemde yan yana oturup film izleyecegimizi ve hatta gecenin bir yarisi ona 'ben aslinda senden hoslaniyorum' gibi bir mail atabilecegimi hic dusunmemistim. Birine ondan hoslandigini email ile soylemek cesaretin etkisini azaltir mi? Neden hicbir zaman yaptigi ya da soyledigi seyler yeterli gelmez? Ta ki o iki kelimeyi duyana kadar. Ceren'le gecen aksam gittigimiz jazz festivali acilisindan sonra Starbucks'da O'nun hakkinda konusana kadar aslinda O'nu ne kadar ozledigimin farkina varmamistim. Bana 'senin istedigin kadar ileri gidemem, bu benim yapimda yok' derken benden hoslanmadigini kibar bir sekilde mi soylemeye calisiyordu? Yoksa aslinda bir iliskiden uzak durmaya calistigini mi aciklamak istiyordu halen bilmiyorum. Bildigim tek sey uzun bir aradan sonra bana ozel oldugumu hissettiren ilk kisi olmasi. Sonunda beraber olamamis olsak bile. Iliskilerde 'enough' diye bir kavram oldugunu sanmiyorum. Her zaman birbirimizden birsey bekliyoruz. Arkadaslarimizdan hep yanimizda olmalarini ve ailemizden bekledigimiz ilgiyi; erkek arkadasimizdan her zaman guclu gorunmesini ve isler kotuye gittiginde beyaz atiyla gelip bizi suc mahalinden uzaklara kacirmasini ya da kiz arkadasinizin her ortamda ve her zaman en guzel ve en dikkat cekici kiz olarak bizi onurlandirmasini istiyoruz. Ve istedigimizi elde edemedigimiz zaman karsi tarafi acimasizca elestiriyoruz. Peki biz bu kadar iyi miyiz? Tum bu beklentileri onun kafasina firlatirken biz onun icin yeterince iyi oldugumuza gercekten inaniyor muyuz? Yoksa kendi isteklerimiz ve egomuz altinda o kadar ezilmisiz ki icinde debelendigimiz camurdan daha yuksek bir yere cikmak icin onun ustune basip bu gecici mutlulugu gercek mi saniyoruz?
Iliskilerde kimse kimseden daha ustun degil. Ortaya kalbini koyan herkesin aslinda aradigi sevgiyi bulacagina inaniyorum. Dun aksam Berk'in kiz arkadasinin sergisinin acilisinda gordugum kisa bir performs beni cok etkiledi. Oyunun ozu hayata ayni pencereden bakmaya calisan genc bir ciftin yatak odasindan bir kesit olmasina karsin orda bulunan herkesin suratina tokat gibi vuran bir gercek vardi. Bazen elimizdekinin bizim icin yeterli olmadigini dusundugumuz halde O'na sahip olmanin bile bu hayattaki en degerli hediye oldugunu hissetmek. Ben senin icin varim ve yine ben 'kendim' oldugum surece 'biz' olacagiz.





© 2008 Sextourage.com All rights reserved.