Beklenen telefon tam O'ndan kopma noktasina geldigimi hissettigim anda, kosu bandinin ustunde 8. tura girerken geldi. Hemen kosarak (!) havuzun oldugu alana ciktim ve sakin bir sesle telefonu actim. CJ ile telefonu "Hey" seklinde acma gibi kendiliginden gelismis bir aliskanligimiz oldugunu o an farkettim. "Hey, nasilsin?" Bu soruya o an verebilecek milyon cevabim vardi.."uykusuz ve sinirliyim", "butun geceyi telefonun ekranina bakarak gecirdim", "senden nefret ediyorum", "senden cok hoslaniyorum", "su an yanimda olmani oyle isterdim ki"...verdigim cevap tabiki "iyiyim..sen?" oldu :)
Okulu ile ilgili ugrastigini, ailesi ile bazi konulari cozdugunu anlatirken o an ajandasindaki siralamada aile ve okul sonrasinda geliyor olma fikri beni cok da kotu hissettirmemisti. Her ikisi de insanin onceliklerinin basinda gelen konular. Ta ki dun aksam Taksim'de bir arkadasinda kalip ertesi gunu temizlikci kadina yetisemeyecek sekilde ickiyi kacirmis oldugunu duyana kadar. O an sanki 36 saat once ona "dolapta hardal kalmamis, acili mi aliyim acisiz mi" gibi bir soru sormusum gibi hissettim! Benden hoslaniyor mu hoslanmiyor mu konusunu bir kenara birakirsak, ona karsi olan duygularimla ilgili kendi acimdan major birsey paylasmisken, onun arkadaslariyla ya da takildigi (!) kisi ile vakit gecirmesi, ve keyfi yerine geldigi noktada bana "hey naber?" gibi bir telefonla geri donmesi bu durumu ciddiye almadigini mi gosteriyordu? Yoksa bu yastaki kisilerin birinden hoslanma anlayisi bu mu? Su an hayatinda bir kosu arkadasi, konser arkadasi ve daha bircok farkli alanda (!) vakit gecirdigi internetten tanistigi "arkadaslari" varken, simdi benimle birlikte bu gruba bir de sanat galerisi arkadasi mi eklenmisti? O bunlarin hepsi ile kendi tabiriyle "iyi vakit geciriyordu", ve belli ki bir sorun yoktu...ben O'nu hayatimda daha ozel bir yere tasimak istedigimde aldigim karsilik "hicbirsey" olmamis gibi konustugumuz bir sessizlikti.Haftasonu goruselim seklinde telefonu kapattigimizda 2 gundur cektigim acinin aslinda icinin ne kadar bos oldugunu gordum. Karsimdaki kisi kafa yapisi olarak cok farkli bir yerdeydi. Oysa bende yemek yedigimiz aksam "hayatini duzene koymus ve ne istedigini bilen erkekler ilgimi cekiyor, cunku yasima ragmen ben de ne istedigini bilen biriyim" derken ne istedigini bilmekten ayni seyi kastetmedigimizi simdi gorebiliyorum. Bana tanismadan once ilk kez mesaj attiginda "hoslandigin yas grubunun altinda kaliyorum ama bence karsindakini taniyarak bir sans vermelisin" derken onun "fark" olarak gordugu seyin ilgilendigi hobbyler, sevdigi mimarlar ya da olgun bir durustan ibaret oldugunu bilemezdim. Yazinin burasina kadar geldiyseniz bazilarinizin "anla iste, cocuk seninle ilgilenmiyor" diye dusundugunu tahmin ediyorum; ama konu karsilik gormemek degil..bununla basa cikabilecek kadar buyudum. Beni acitan nokta hoslandigim kisi tarafindan takildigi herhangi biri gibi "treat" edilmek...ve "Senden hoslaniyorum" gibi herkese soyleyemedigim ozel birseyi O'nunla paylasmama ragmen bu duygumu umursamayip gormezden gelmis olmasi. Sanirim birini farkli yapan, tum bu sozde ilgi alanlari ya da gorunuste (!) olgun hareketler degil, karsinda duran kisinin sana en ozelini actigi noktada ona yaklasim tarzin.
Haftasonu gorusmedik. Pazar aksami ajanstan cikip espresso almak icin Starbucks'a ugradigim bir anda telefonum caldi. Cok kisa ve net bir konusmaydi. Taksim'de takilacagini, hafta ortasina kadar da bir arkadasinin yazligina gidecegini soyledi. "Dondukten sonra seni gorebilirim" dediginde ben artik onu gormek istemedigimi biliyordum. "Donunce konusuruz" dedim ve telefonu kapattik. Bir secim yapmam gerekiyordu. Ya CJ'in beni yerle bir ettigi bu cafede bir sure daha tek basima kalarak bu yasadigim duygusal karmasa uzerine dusunecektim, ya da kendimi biran once toparlayip disari cikarak hayatima kaldigim yerden ve bir daha geriye bakmayarak yurumeye devam edecektim. Ben de bunu yaptim. Hesabi istedim, kahvemden son bir yudum daha aldim ve benim icin her zaman "orda" olacagini bildigim arkadaslarimin yanina gittim. Gercek hayatta insanlar dustuklerinde ya yenilgiyi kabul edip bir sure yerde kalarak nerde bir sorun oldugunu dusunurler, ya da o ana kadar yasadiklarindan aldiklari gucle hemen durumu kavrayip ayaga kalkarak yurumeye devam ederler. Son birkac hafta icinde yasadiklarimdan cikan tek bir sonuc vardi...CJ benim icin "o kisi" degildi. Belki ben de onun icin degildim..bunu asla bilemeyecegim cunku bana benimle ilgili duygularini hic soylemedi. Bildigim tek sey benim O'nun hayatimin bir parcasi olabilecegi fikrini sevmis olmam, ve uzun suredir kimse bende bu duyguyu harekete gecirememisti.
Istanbul Moda haftasi icin Mert bir hafta oncesinden yerlerimizi ayarlamisti. Defile oncesi Asli ve Berk'le House'da bulustuk. Ben geldigimde sarap sisesi coktan yarilanmisti. Ikisi de yuz ifademden CJ'in bundan sonra gundemimizde olmayacagini anlamisti. Benim bu tur durumlarda bir sure sessiz kalmak istedigimi bildikleri icin direkt hangi modacilarin gosterisini izleyecegimizi konusmaya basladik. Sadece Berk, ben siparis verip moda haftasi yorumlarinin oldugu bir dergi bulmak icin antreye gittigimde hemen arkamdan gelerek "inan artik daha iyi hissedeceksin" dedi ve arkamdan bana sarildi. Bu an benim icin o kadar ozeldi ki..CJ'in ya da benzerlerinin veremedigi o duyguyu bana o an Berk vermisti: "Ben senin yanindayim, ve hep yaninda olacagim". Mert de bize katilip gosterinin olacagi salonda yerimizi aldigimizda aklimda yeni heyecanlarla dolu bir sezon, yeni ortamlar, yeni projeler, yeni aldigim is teklifi, yeni insanlar ve her zaman yanimda olacagini bildigim arkadaslarim vardi.
Bugun yeni bir gun..