Sunday 3 August 2008

New Moon

Sicak bir yaz aksami. Gokyuzu o kadar berrak ve isiltili ki. Yildizlar, sehrin isiklari, bogazda atilan havai fisekler. Belirli bir saatten sonra ise yuzumu aydinlatan tek isik balkondan gorebildigim ucsuz bucaksiz derinligin tam ortasinda bir tek tas gibi parildayan yeni ay. Yeni ayin her zaman yeni enerjilerin baslangici oldugu soylenir. Hint mistisistler onemli bir adim atmadan once ay almanagina bakarak hareket ederlermis. Kabbalah felsefesinde de yeni ayin dogusu yeni boyutlara acilan kapilari temsil eder.

Yeni birseye baslamak (!) Ay isigi yuzumu aydinlatirken tek sadik dostumuz gibi gorunen gecmisimizle aslinda ne kadar cok vedalasmaya can attigimizi dusundum. 'Seni seviyorum' derken alt metin olarak 'aslinda daha baska bir yerde olmaliyim' mesaji veren sevgililer gibi. Karsimiza 'yeni' birsey ciktiginda ilk once o zamana kadar yakinimizda olan insanlardan ya da aliskanliklarimizdan uzaklasmamiz ironik degil mi? O ana kadar dengemizi kurmak icin ozenle yerlestirdigimiz tum o taslari yerinden oynatmamiz? Yere cakilirken tutunmak istedigimizde orda olmadiklarini gordugumuz zaman sanirim bu farkindaligi yasiyoruz. Sigaramdan bir nefes daha cekerken icerden telefonun sesini duydum. Ekrana baktigimda ise gordugum isim gercekten beni cok sasirtmisti. 5 aydir ortalarda olmayan produktor asistani. Yeni ayin bana getireceklerini dusunurken bu bir tesaduf muydu? Yukaridaki tanrilar beni yeniden denemek icin bir plan mi yapmisti?

Benimle konusmak istiyordu. O ana kadar nerde oldugu ya da neden benden uzaklastigini hic sorgulamadan kabul ettim. Sahile indik. Bebek'ten Arnavuykoy'e kadar agzimizdan tek tuk kelimeler dokuldu. Ona sormak icin aylardir kafamda dondurdugum onlarca soru o an yerini bembeyaz bir bosluga birakmisti. Gecenin bir yarisi O'na degil de sanki evrende kozmik bir bosluga gonderdigim mesajlar sanki su an gokyuzunden dokulen yildiz tozlari gibi uzerimize yagiyordu. Onun yaninda hersey o kadar farkliydi ki. Ne soyleyeceginin o an benim icin bir onemi yokmus gibiydi. Yanimda olmasi..o an cennet bahcesinin kapilarini aralamis gibiydik. Banklardan birine oturduk, ve o gizemli sessizligi bozan ilk O oldu. Bir sureligine yurtdisina gidiyordu. Bunca zamandir benden uzak durmasinin nedeninin benim ona karsi olan duygularimin devam ettigini dusunmesiydi. Bir sekilde 'beni kendinden korudugunu' anlatmaya calisiyordu aslinda. Boyle bir davranisi gercekten 'deger' verdiginiz birine mi yaparsiniz? Yoksa dusunmek istemediginiz bir durumdan 'uzaklasmak' icin mi? O an aklimdan o kadar cok soru geciyordu ki..ama o ani yasamak icin belki de ilk kez sorulari bir kenara biraktigimi hissettim. Ben, O, Istanbul ve yeni ay isigi..

Ortada kalmis bir iliskide taraflardan birinin tukenme noktasina geldiginde digerine 'olmeyecegi kadar kan pompalamasi' aslinda tam bir alegori degil mi? Gecenin bir yarisi telefon rehberinden secilen son 3 sevgiliye atilan 'basi dik' ama aslinda bir o kadar 'umutsuz' mesajlar gibi. Asli'nin aslinda ilk basta hic hoslanmadigi ama en azindan 'dogru duzgun' biri oldugu dusuncesiyle birlikte olmaya karar verdigi Avukat gibi. Tum dengesizliklerine ve onu kendinden uzaklastirmaya calismasina ragmen aslinda Asli'nin aradigini dusundugu 'sevgi' icin onu haketmeyen birinin pesinden gitmesi beni gercekten cok etkilemisti. Tipki geceyarisi ona attigi 'arkadasca' mesajlara alamadigi cevaplar, ya da onda kalan kravatini geri gonderirken ucuna ilistirdigi kucuk bir hosluk icin hicbir tepki alamamasinda hissettigim gibi. Bu hayatta birileri kendinden cok sey veriyor. Digerleri ise bunu futursuzca kullaniyor. Peki rollerin degistigi oluyor mu? Bence 'her zaman veren' taraf icin hayir. Diger gruptakiler ise kirk yilda bir boyle birseye yeltenip karsiliginda kalpleri kirildiginda omur boyu anlatacaklari bir hikaye ile yeni kurbanlari uzerinde bunu kullanmaya ve onlari tuketmeye devam ediyorlar. Ama yine de bu hayat duygularini en saf yasayanlara bile birseyler ogretiyor. Sevgimizin kime ya da neye deger oldugunu ogreniyoruz. Kendi basimiza kalmaktan daha az korkuyoruz. Dostlarimiza daha cok sariliyoruz. Ailemizi daha iyi anliyoruz. Bizi kirip gidenlerle bile 'icimizde' barisiyoruz.

Yeni ay...hepimize yeni enerjiler getiriyor. Yeni alacaginiz bir is teklifi, en yakinlarinizla kesfedeceginiz yeni renkler, evinize yapacaginiz yenilikler, ve aksam eve geldiginizde birazdan elinde bir sise sarap ile kapinizi calacak ve gecenizi unutulmaz kilacak olan yeni bir ask gibi...yeter ki tum yasadiklarimizin icinde en degerli iliskinin aslinda 'kendimizle olan' iliski oldugunu unutmayalim.





© 2008 Sextourage. All rights reserved.

2 comments:

  1. Eğer Allen Lacroix "ekmek ve şarap" gecesini kilisede bir papazla geçirseydi, kalp kırıklarıyla ayrılmış olmak yerine günahlarından arınırdı.

    ReplyDelete
  2. Allen'in aradigini bulmasi gunumuz iliskiler ortaminda biraz zor bence..bu produktor asistani tipik bir relationship freak! Allen'e yaklasmaktan cekinmiyor ama "birlikte olma" fikrinden de korkuyor..en tehlikeli tip! Bizzat deneyimlenmistir :)

    ReplyDelete